Son veriler, İngiltere'nin Temmuz ayındaki enflasyon oranının %3.8'e fırlayarak son 18 ayın en yüksek seviyesine ulaştığını ve analistlerin beklentilerini büyük ölçüde aştığını gösteriyor. Bu veri, şüphesiz İngiltere Merkez Bankası'nın yakın dönemdeki faiz indirim planlarına gölge düşürdü.

Bu ay Birleşik Krallık Merkez Bankası faiz indirimine gitmiş olmasına rağmen, karar sürecinin yalnızca 5'e 4'lük bir oyla geçmesi, karar alıcıların mevcut ekonomik durum konusundaki görüş ayrılıklarını yansıtıyor. Para Politikası Komitesi, enflasyon oranlarının belirlenen hedefin üzerinde kalmaya devam ettiği göz önüne alındığında, zaten oldukça temkinli olan faiz indirimlerini yavaşlatmak zorunda kalacaklarını vurguladı.

Dikkat çekici olan, İngiltere'nin mevcut enflasyon seviyesinin ABD'nin %2,7'si ve Euro Bölgesi'nin %2'sinden belirgin şekilde yüksek olmasıdır. Daha da endişe verici olan, İngiltere Merkez Bankası'nın Eylül ayındaki enflasyon oranının %4'e yükselebileceğini tahmin etmesidir ki bu da hedef değerinin iki katıdır.

İngiltere'deki enflasyonun yüksek kalmasının nedenleri karmaşık ve çeşitlidir. Bunlar arasında, İngiltere'nin enerji ve kamu hizmetleri fiyatlarına yönelik kontrol politikalarının önemli bir rol oynaması bulunmaktadır. Bu yıl Nisan'da, kamu hizmetleri faturalarındaki büyük artış, yıllık enflasyon seviyesini doğrudan yükseltmiştir. Ayrıca, İngiltere'deki sıkı işgücü piyasası durumu da fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı yaratmaktadır; şu anda yaklaşık %5'lik maaş artış oranı, enflasyonun kontrolü açısından hala yüksek olarak değerlendirilmektedir.

Bu zorlu ekonomik koşullarla karşı karşıya kalan İngiltere Merkez Bankası, büyük bir meydan okumayla yüzleşmektedir. Enflasyonu kontrol altında tutarken ekonomik büyümeyi sağlamanın dengesini bulmak, karar vericilerin dikkatle düşünmesi gereken bir konu olacaktır. Gelecekte İngiltere'nin para politikası yönelimi, kuşkusuz küresel finansal piyasaların sinirlerini etkileyecektir.